Işık Kirliliği Tüm Ekosistemi Etkileyen Bir Tehdit

0
108

Bilim, sağlık, sanat, teknoloji ve daha birçok alanda vazgeçilmez olan ışık, günümüz dünyasında bilinçli kullanım gerektiriyor. Grup İmaj Aydınlatma CEO’su Pelin Grit Sarı ile 16 Mayıs Dünya Işık Günü’nde ışık kirliliği ve etkilerini, ışık kirliliğine çözüm getirebilecek aydınlatma teknolojilerini konuştuk.

Gelecek aydınlık mı?

Elbette, bu soru bir metafor barındırıyor. “Aydınlık” ile umuda ve olumluluğa vurgu yapıyoruz. Gelecekte yeterince ışık olup olmadığından bahsetmiyoruz. Ancak aydınlatma sektörü bu soruyu her iki anlamda da sorabilir. İşin ilginç kısmı da burada yatıyor.

Bugün, özellikle de kentsel aydınlatmaların ne kadar büyük bir ışık kirliliğine yol açtığı bilinen bir gerçek. Yalnızca insanlara değil, tüm ekosisteme zarar veren yanlış aydınlatmalar söz konusu. Günün her saatinde, her şeyi sürekli görebilmemizi sağlayan bu aydınlatma uygulamaları ise geleceği karartıyor.

Bu yüzden biz de 16 Mayıs Dünya Işık Gününde, Grup İmaj Aydınlatma CEO’su Pelin Grit Sarı ile aydınlatma alanındaki sorunları ve gelişen teknolojinin bu sorunlara nasıl çözümler sunduğunu konuştuk.

Pelin Hanım, Grup İmaj Aydınlatma, 1996 yılından bu yana aydınlatma sektöründe ve bilinirliği en yüksek yerli firmalarından biri. Öncelikle size de sormak isteriz: “Işık kirliliği” denildiği zaman tam olarak ne anlamalıyız?

Araştırmaların pek çoğu ışık kirliliği için üç ortak nokta olduğunu gösteriyor: Gökyüzü parıltısı, ışık ihlali ve parlama. İş Geliştirme Direktörümüz Adil Gürbüz Bey’in de bu konu hakkında detaylı bir yazısı var hatta.

Özellikle de ışık ihlali ve parlama, yanlış aydınlatmalar sebebiyle ortaya çıkabilen problemler olarak görülüyor. Mülkünüze ait olmayan bir kaynaktan ışığın sızması, gözünüzü tahriş edebilecek boyutlara varacak kadar parlak aydınlatmalar da bunun örneğidir. Ancak ışık kirliliğinin tek sebebi ışık da değildir. Aydınlatma yapılan alanlarda ışığı yansıtacak yüzeylerin varlığı da ışık kirliliğini besleyen bir sorun. Yani, ışık kirliliğini yalnızca aydınlatma problemi olarak ele alamayız; bununla ilgili çözümleri de şehir planlama, mimari ve peyzaj alanlarıyla birlikte hayata geçirmeliyiz.

Bize biraz da ışık kirliliğinin yol açtığı sorunlardan bahsedebilir misiniz?

Ne yazık ki bu uzun bir liste çünkü ışık kirliliği tüm ekosistemi etkileyen bir tehdit aslında. Geceleri kentsel yaşamı cıvıl cıvıl gösteren tüm gereksiz aydınlatmaları hayatımızdan çıkarmazsak ağır sonuçları olabilir. Bu sonuçları da baktığımız her yerde görebiliriz. Daha şimdiden araştırmalar ve akademik çalışmalar bu konuda çok fazla riskten bahsediyor. Örneğin; gece, böceklerin, armatür ışıkları sebebiyle ışığa doğru gidip ölmesi, aç kalması gibi sonuçlar böceklerin biyokütlesini ve popülasyonunu azaltıyor. Bu durum en tepesine kadar besin zincirine etki edebilir. Gündüz beslenen türler, aşırı aydınlatma yüzünden geceleri daha kolay av olabiliyor. Bu da türler arasındaki dengenin bozulmasına sebep olabilir.

Bunlar dışında göçmen kuşların rotalarını kaybedebilmesinden karetta karettaların yumurtadan çıktıktan sonra okyanusu bulamamasına kadar pek çok yıkıcı sonuç olabiliyor. İklime olan etkileri de göz ardı edilemez boyutta: Uluslararası Karanlık Gökyüzü Derneğinin tahminlerine göre sadece ABD’deki dış mekân aydınlatmasının %30’u 21 milyon ton karbondioksite sebep oluyor ve bu zararı kapatmak için ise yılda 875 milyon ağaç dikilmesi gerekiyor.

İnsanlar için de durum farksız: Melatonin salgısına olumsuz etki eden yapay ışıklar uykusuzluktan depresyona kadar pek çok soruna kapı açabilir. Bilimsel aydınlanmanın dahi önünde engel olabiliyor: Işık kirliliği gökyüzü gözlemleri gibi araştırmalar ışık kirliliği yüzünden çok zor olabiliyor.

Işık kirliliğinin bu olumsuz etkilerini düşününce de geleceğin aydınlık olmasını beklemek, kulağa ironik gelse de mümkün görünmüyor.

Gerçekten öyle. Diğer bir ironi de aydınlığın aslında güvenli ortamların temel koşullarından biri olması ama bahsettiğiniz araştırmalar ve sonuçları tam aksini söylüyor.

Ben bunun yeterince doğru anlaşılamamış olduğunu düşünüyorum. Aydınlığın güvenli bir ortam sağladığı düşüncesi her yeri festival alanına çevirmek anlamına gelmemeli. Aydınlatma, mühendislik gerektiren uygulamalar barındırır. Elbette, gecenin yalnızca ay ışığı ile aydınlanmasını bekleyemeyiz. Burada mesele doğru alanı, doğru şekilde ve doğru ölçüde aydınlatmaktan geçer. Kaldı ki günümüzün aydınlatma teknolojileri de bu prensiplere dayanıyor aslında.

Biraz da bu teknolojilerin ne olduğundan bahsedelim mi?

Temelde insan odaklı aydınlatma ve akıllı aydınlatma sistemlerinin tümü kentsel yaşamda doğru ve yeterli aydınlatmayı enerji tasarrufu ile sağlamayı amaçlıyor. Bu doğrultuda da hareketi algılayan sensörler ile gerektiği zaman ışığın yanmasından mavi ışık kullanımının azaltılmasına kadar pek çok adım atılıyor. Sadece bunlar bile büyük farklar yaratabilir. Bildiğiniz üzere son yıllarda çokça yaygınlaşan solar aydınlatma sistemleri de karbon emisyonunu azaltmaya, iklim krizinin önüne geçmeye yardımcı olan bir teknoloji. Zaten Avrupa Birliği tarafından belirlenen ilkeler, yapılan tüm planlar da bu konu ile ilgili her alanda adımlar atılmasını gerektiriyor.

Sizlerin de bu konularda çalışmaları var mı?

Evet. Zaten bir teknoloji şirketi olarak konumlanmak yolunda ilerleme sebebimiz de tüm bu teknolojileri kullanarak üretim yapmak. Bu konuda da elbette şimdiden başlamış olan çalışmalarımız var. Hatta Light+Building fuarında da solar aydınlatma ürünümüzle yer aldık. Ayrıca GritVR markamız ile gelecek projelerimizi de VR projemiz ile tanıttık.

Son olarak Dünya Işık Günü ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Öncelikle tüm paydaşlarımızın ve dünyanın Dünya Işık Gününü kutlamak isterim.

Işık, sadece görmemizi sağlamıyor; etrafımızda gördüğümüz her alanda yer alıyor. Bilim, sanat, kültür, sağlık gibi akla gelebilecek tüm alanlarda ve önemli teknolojilerin temelinde yer alıyor. Bilindiği üzere tam da buna vurgu yapmak amacıyla Theodore Maiman’ın lazer teknolojisini keşfetmesinden bu yana 16 Mayıs Dünya Işık Günü olarak kutlanıyor. Ancak daha sık hatırlamalıyız ki dünyanın karanlıktan beslenen yaşam döngüsü için ışığı yeterince ve doğru şekilde kullanarak aydınlanmalıyız. İçinde yaşadığımız ekosistemin kurallarına uygun şekilde güvenliği ve aydınlanmayı sağlamalıyız. Bu sayede kendimiz için de gelecek kuşaklar için de geleceği aydınlatmamız mümkün olacak.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz